Nerede ise tüm yetiştirici kişiler ağız sütlerini ve buzağı besleme hususundaki önemini bilirler. Fakat ağız sütüyle alakalı nitelikler ve kullanılabilmesi hakkında daha çok öğrenilmesi gerekenler yer almaktadır. Ağız sütleri doğumun gerçekleşmesinden hemen evvel ve doğumun hemen ardından elde edilen süt olmaktadır.
Normal sütlere kıyas ile 2 misli kuru madde, 3 misli mineral madde ve 5 misli protein kapsamaktadır. Ağız sütlerinin kapsadığı enerji ve vitamin de normal sütlerden daha çoktur.
Buzağıların sağlıkları yönünden ağız sütlerinin 2 mühim tesiri bulunmaktadır. Ağız sütleri hafif ishal yapıcı niteliğiyle doğumun ardından bağırsakta birikmiş sıvı olmayan dışkının rahatça dışarı atılmasını temin eder. Böylelikle bazı zehirli maddeler kapsayan bu katı dışkının temizlenmesine yarar sağlar. Ağız sütünün tükettirilmesinin ardından elli altı saat içerisinde siyah renk tonlu bir katı dışkının dışarı çıktığı izlenmelidir. Şayet bu görülmez ise ineğin makatına parmak ucu sokularak dışkı yapması için uyarı verilmelidir.
Ağız sütlerinin en mühim katkısı bağışıklık maddesi kapsamasıdır. Ağız sütleri birbirinden farklı bağışıklık maddelerini içerisinde barındırmaktadır. Bunlar, M, A ve G şeklindedir. Her farklı şekil bağışıklık maddeleri buzağıları başka rahatsızlıklardan muhafaza eder. Buzağılar dünyaya geldiklerinde rahatsızlıklara karşı ya çok az muhafazalı veya hiç korunmasız olmaktadır. Buzağıların rahatsızlıklara karşı muhafaza edilmeleri için annelerinden ağız sütü yoluyla alacakları bağışıklık maddeleri gerekli olmaktadır.
Annelerinden alacakları olan bağışıklık maddeleri, annenin geçirmiş olduğu rahatsızlıklara ya da yapılan aşılara göre değişkenlik göstermektedir. Bu sebep ile genç olmayan annelerin ağız sütleri, ilk doğum gerçekleştiren ineklere göre daha çok bağışıklık maddesi kapsamaktadır. Uzun müddet sürüde yer alan bir anneden dünyaya gelen buzağılar, sürüdeki rahatsızlık etkenlerine karşı daha dirençli olmaktadırlar. Bu durumun sebebi buzağıların anneleri sürüde geçirmiş oldukları zaman süresince sürüde var olan rahatsızlık etkenlerine karşı bağışıklık oluşturmuş ve bağışıklık maddelerini ağız sütleriyle buzağılara geçirmiş olmaktadır. Ayrı bir çiftlikten alınan annelerin ağız sütüyse gelmiş oldukları çiftlikte mevcut olan rahatsızlık etkenlerine karşı yeterli muhafaza etmeyi temin edecek bağışıklık maddelerini kapsamaz. Bu sebep ile dışarıdan doğumun gerçekleşmesine yakın inek almak çok tehlikeli olmaktadır.
Ağız sütlerinin kalitelerini ölçmek mümkündür. Bu işlem için geliştirilen bir ekipman bulunmaktadır. Bu ekipman ile bağışıklık maddelerinin oranı saptanabilmektedir. Yüksek oranda bağışıklık maddeleri rahatsızlıklara karşı daha çok muhafaza etme temin etmektedir.
Ağız sütlerinin kalitelerini ekipmansız olarak belirlemek için ellerinize sağmış olduğunuz bir miktar ağız sütünü özen ile incelemek gerekmektedir. Yüksek oranda bağışıklık maddesi kapsayan ağız sütleri oldukça koyu olmaktadır. Hızlıca kabuksu ve kuru bir tabaka bırakmaktadır. Hızlı kurumayan ve daha sulu ağız sütlerinin yeterli korumayı temin edecek bağışıklık maddelerini kapsamadığı kabul edilmesi gerekir. Bu gibi hallerde daha çok oranda kaliteli ağız sütleri veren ineklerin artmış olan sütleri dondurularak korunmalı ve gerekli olduğunda kullanılması gerekmektedir.
Kimi hallerde evvelden dondurulan ağız sütleri tercih edilmesi oldukça mühimdir. Örnek verecek olur isek az oranda ağız sütü veren ya da kalitesi iyi olmayan ağız sütleri olan ineklerin yavrularında evvelden muhafaza edilen ağız sütleri kullanılması gerekmektedir. Doğumda yaşamını yitiren ineklerin ya da doğumdan evvel akut seyreden mastitis vakalarında ağız sütlerinin evvelden sağılması mecburiyetinde kalınan ineklerin yavruları için dondurularak muhafaza edilen ağız sütleri kullanılması gerekir. Bu gibi durumlarda dondurularak muhafaza edilen ağız sütleri sıcak su dolu bir kap içerisinde çözündürülüp kullanmaya hazır duruma getirilir. Çözündürme uygulaması ağır yapılmalı, su ısısı elli- elli beş santigrat derecenin üstüne çıkmaması gerekmektedir. Daha fazla ısıda ağız sütlerinin niteliği bozulmaktadır.
Ağız sütleriyle alınmış olan bağışıklık maddeleri rahatsızlık yapan mikroplara kendi kendine saldırır, onları ya tesirsiz duruma getirir ya da yok eder. Fakat bu durumun yaşanması için bu bağışıklık maddelerini dolaşım sistemlerine girmesi gerekmektedir. Bu durum için de kalitesi iyi olan ağız sütlerinin doğumun hemen ardından buzağı tarafından alınması gerekmektedir. Kural olarak doğumun ardından 30 dakika içerisinde ağız sütlerinin buzağılara tükettirilmesi temin edilmelidir.
Ağız sütlerindeki bağışıklık maddeleri sindirim organının duvarından alınarak dolaşım sistemlerine girmektedir. Doğumun gerçekleşmesinden altı saat sonra bu giriş 1/3 miktarında düşer. Ortalama yirmi dört saatin ardındansa sindirim sistemlerinde faaliyete geçen sindirim enzimleri sebebi ile bu maddeler sindirilerek parçalanmaktadır ve kan dolaşımlarına girmeleri önlenir. Bu sebep ile ilk yirmi dört saatin sonunda bağışıklık maddelerinden faydalanma yok olur.
Bir müddet sonra bağışıklık maddeleri kan dolaşımlarına girmemek ile beraber yine de faydalı olmayı sürdürür. Sindirim sistemlerini saran bağışıklık maddeleri, bu sistemlerde gelişecek yararlı olmayan mikroorganizmalardan korunmayı temin etmeyi sürdürür. E. coli gibi ishal yapan mikroplara karşı mühim koruma temin eder.
Bilindiği üzere bilhassa E. coli enfeksiyonu buzağılar için oldukça risklidir. Buzağılar bu rahatsızlık etkenini almadan evvel ağız sütlerini kesinlikle tüketmelidir. Ağız sütlerinin alınmasının ardından E. coli vücuda dahil olacak olur ise buzağı büyük oranda muhafaza edilir. Fakat daha evvel E. coli tesirli hale girer ise buzağıların yaşamda kalması çok düşer. İşte bu sebep ile buzağı dünyaya gelmesinin hemen ardından ağız sütlerinin tükettirilmesi oldukça mühimdir. Buzağının dünyaya gelmesinin hemen ardından iki litre kadar ağız sütü sağıp alınmalıdır. Alınan bu ağız sütü bir emzik vasıtası ile buzağıya tükettirilmelidir.
Genç olmayan ve kaliteli ağız sütü veren ineklerin ağız sütleri, sağım işlemi sonrasında dondurularak muhafaza edilmelidir. İkinci defa sağılmış olan ağız sütlerinde bağışıklık maddeleri 1/3 ölçüsünde daha düşüktür. Genç olmayan ineklerin ağız sütlerinde, ilk doğum yapan ineklere kıyas ile daha çok bağışıklık maddeleri olduğu bilinir.
Ağız sütlerinin salgılanmasının beş gün kadar sürdüğü kabul görülmektedir. Her ne kadar doğumdan yirmi dört saat geçmesinin ardından ağız sütlerinin bağışıklık niteliğinden faydalanma ihtimali yok oluyorsa da iki- beş günler arası sağılmış olan sütler ekonomik olarak yine de değerli olmaktadır. Bu durumun sebebi bu sütler gıda maddeleri yönünden normal sütlere kıyas ile daha zengin olmaktadır. Bu sebep ile ağız sütünün çoğu koyuluğuna göre bir misli ya da yüzde elli düzeyinde ılık su ile sulandırılmak sureti ile süt tüketen buzağıların sütü içerisine katılması gerekir.
Buzağıların solunum yoluyla sindirim yolu rahatsızlıklarını yapan etkenlerin buzağıların vücuduna girmesini önlemek nerede ise imkansız olmaktadır. Fakat ağız sütü yoluyla buzağılara temin edilecek bağışıklık yavru buzağıları bu tür sorunlara karşı en iyi şekilde korumaktadır.