Sineklerin hayvanlara, çalışanlara ve çevreye rahatsızlık verdiği, bulundukları alanlarda stres kaynağı oldukları bilinmektedir. Bu durumların yanında sinekler pek çok hastalığın bulaşmasında ya biyolojik ya da mekanik yönden rol almaktadırlar. Sinekler üç gün hastalığı, mavi dil hastalığı, akabane, epizootik hemorajik hastalık, LSD hastalığı, yaz mastitisi, pembe göz hastalığı, IBR ve bruselloz gibi hastalıkların bulaşmasından ve taşınmasından sorumlu olmaktadırlar. Ortam sıcaklığının yükselmesi ile beraber sinekler ortaya çıkacak, risk meydana getirmeye başlayacaklardır. Bu sebepten dolayı sineklerin ortaya çıkacağı mevsim gelmeden önce gereken önlemlerin alınması gerekmektedir.
Çok farklı sinek çeşitleri bulunmaktadır. Ülkemizde en çık karasinek ve sivrisinek bilinmektedir. Sinekler ile başa çıkma onların biyolojik döngüleri ile bağlantılı olarak, bir bütün şeklinde devam ettirilirse başarı ihtimali olmaktadır. Sürü tekniğinin vazgeçilmez bir parçası olan kuru ve temiz ilkesi, bu mücadelenin de ilk şartıdır. Sinekler ile başa çıkma temizlik, gübre yönetimi, nem kontrolü ile yakından ilişkilidir. Mücadele sırasında yalnızca ergin, uçan sinekler ile uğraşmak tek başına çözüm olmamaktadır. Sinekler yumurtadan çıkmadan evvel mücadelenin başlatılması gerekmektedir. Sineklerin biyolojisinde nem ve sıcaklık en mühim etkenlerdir. Nem oranı %40 ile %70 arasında olduğunda yumurtadan çıkma aşaması başlamaktadır. %30 nem oranının aşağısındaki mekanlarda yumurtadan larva çıkması mümkün değildir. Sineklerin biyolojisinde sıcaklık ve nemin yanında doğal ortamlarda olumlu etken oluşturmaktadır. İneklerin yaşam alanları ise sineklerin doğal ortamının en iyi sağlandığı yerlerdir. Bilhassa yemliğin inek tarafındaki bölümü her daim yem artıklarının döküldüğü, sıcaklık ve nemle de sinek yumurtaları için ideal ortamın oluşturulduğu yerlerdir. Sinekler ile mücadelede sineklerin ürediği ortamların bilinmesi başarı ihtimalini artırmaktadır. Sineğe fayda sağlayan ve mücadeleyi güç hale getiren yerler sulak ortamlardır. Sulak ortamlardaki ıslaklık, kaçıran vanalardan sızan veya ineklerin ağızlarından çevreye yayılan sular ineklere yaşam alanı oluşturmaktadır.
Sivrisinekler için en uygun yaşan alanları birikinti ve durgun suların olduğu yerlerdir. İnek yetiştirilen yerlerde birikinti sular görülüyorsa gereken önlemler alınmalıdır. Ancak çiftliklerde gizli durgun su kaynakları mevcuttur. Sinekler bilhassa yaz mevsiminde sürünün en önemli risk etkeni durumundadır. Süt verimi ve işçi çalışmalarında düşüş meydana getirdikleri gibi, ilaç giderlerinin artmasına da neden olmaktadırlar.
Sineklerle Mücadele Yöntemleri Nelerdir?
* Sinekler için ideal ortam sunan gübrelerin düzgün bir şekilde temizlenmesi gerekmektedir.
* Sinekler ile mücadele edilirken üç ana yöntem uygulanmaktadır. Bu yöntemler kimyasal, biyolojik ve fiziksel olarak ayrılmaktadır. Sineklere üreme ortamı sağlamadığı ve organik olmadığından dolayı kum altlıkların kullanılması tavsiye edilmektedir.
* Mücadele esnasında toplu mücadele yöntemlerini beraber uygulamak gerekmektedir.
* Yemlik makaslarının inekler tarafındaki bölüme haftada bir kompresörle üflenmesi sineklerin üreme ortamında bozulmalar meydana getirecektir.
* Sinek larvaları, pupaları ve yumurtaları ile beslenen böcek türlerinin kullanılması mücadelede fayda sağlayacaktır.
* Fiziksel mücadelede temizlik haricinde, sinek telleri, yapışkan sinek tutucular ve tuzakların kullanımı tercih edilebilir.
* En fazla başvurulan yöntem kimyasal mücadeledir. Farklı kimyasal bileşenler sinekleri öldürmek amacıyla kullanılabilir. Bu kimyasal maddelerin çevreye zarar vermeyenlerden seçilmesi gerekmektedir.
Sıralanan bu yöntemlerin uygulanması sinekler ile mücadelede olumlu etkiler oluşturmaktadır. Hem inekler hem de ineklerin bakımını yapan kişilerin sinekler sebebi ile yaşayacağı stres durumu en az seviyeye indirilmekte ya da ortadan kaldırılmaktadır.